Bir Duvarın İçinden Konuşuyorum⎜ I am Talking From Inside of a Wall

(Please scroll down for English)

Bir duvarın içinden konuşuyorum // I am talking from inside of a wall
29/11 – 08/12/2018
Atölye 21/1

“Dünyanın benim dünyam olduğu, kendini şurada gösterir ki, dilin (yalnızca benim anladığım dilin) sınırları, benim dünyamın sınırlarını imler.”*

Kültür için Alan tarafından desteklenen Monitor, “Bir Duvarın İçinden Konuşuyorum” başlığını taşıyan sergisinde, Alsancak’ta yer alan Atölye 21/1’de, İzmirli sanatçı Deniz Gül ve Lublin doğumlu Agnieszka Polska’yı ağırlıyor.

Üretiminde şiirsel ve deneysel yaklaşım benimseyen Deniz Gül’ün, geçmişten bugüne tüm yapıtlarını birbirine bağlayan diyalog, 2017 yılında ürettiği “Bir Çiğdem Tarlasında Zikrini Sürerken Devam Ediyorduk Aşkımıza ” çalışmasında da devamlılığını korur. “Kürkün varsa kaç git!” diye fısıldayan sesle başlayan video, nadasa bırakılmış günebakan tarlasının ortasında beyaz elbisesiyle dikilen adamın belirmesiyle devam eder. Fısıltının söylediklerini tekrarladıktan sonraki kahkahalarının ardından aniden bağıran, yolun yarısına gelmiş bu adamın hızla yaşadığı duygu değişimi, yer yer öfkelendiği yer yer romantikleştiği anlarda kendini belli eder. Gelgitli halinin içine aldığı duygu durumunun geçişi kadar kolay olmayan ise anlattığı hikâyeyi anlamaktır. Bu hikâyeyi anlamanın yolu belki de, Deniz Gül’ün Loyelow isimli kitabında tavsiye ettiği üzere, okunamayan sözcüklerin okunmasından geçmektedir.* Gül’e göre, zihnin boşalıp hislerin belirmesi nesnenin gerçekleşmesine giden yoldur. Kurulabilmiş her tümcenin anlamlı olduğunu varsaydığımızda, Wittgenstein’ın önermesi de bu şekilde işler. Tümcenin imlem veremediğimiz ögelerinin çözümlemesi, zihnin berraklaşması ve duyuş açımızın yön değiştirmesi vasıtasıyla olanaklı hâle geldiğinde, derinden gelen sesler yanı başımızda belirir.

Yaşamını ve çalışmaların Berlin’de sürdüren Polonyalı sanatçı Agnieszka Polska’nın şiirsel üslupta kullandığı dil, üretiminin önemli bir parçasını oluşturur. Polska’nın çoğu çalışmasının temelinde, sözcükler arasında aniden ortaya çıkan gizli bağlantılar yer alır. Bu bağlantıları birlikte yaşadığımız kavramlar olarak ele aldığımızda, George Lakoff ve Mark Johnson’a göre, algıladığımız dünyada yolumuzu bulma şeklimiz bu sistem tarafından belirlenir.* Sanatçının 2014 yılında ürettiği “Watery Rhymes” isimli çalışmasında, zehirli sıvı içinde yüzen birbirinden bağımsız kelimeler ve ifadelerle karşılaşırız. Kuantum fiziği yasalarına göre hareket eden küçük parçacıklar olarak bu sözcükler, birbirleriyle çarpışarak kendi formlarını yitirir ve yeni şekillere bürünürler. Bir dizi olasılık arasından yan yana düşenlerin algılanış biçimleri ise çoklu evrenleri meydana getirir. Olasılıklar üzerine kurulmuş evrenin sınırlarını dilin sınırları üzerinden sorguladığı “Watery Rhymes” ismini taşıyan çalışmasında Polska, kelimeler ve bir araya gelişleriyle ifade edebileceklerimiz hakkında düşünmemiz için bir alan yaratır.

Sözcüklerin bir araya getirilişiyle ortaya konmak istenen ve sembollerin yorumlanmasıyla algılanan farklı dünyaların mevcudiyetine odaklanan “Bir Duvarın İçinden Konuşuyorum”, 8 Aralık Cumartesi gününe dek Atölye 21/1’de ziyaret edilebilir.

//

“That the world is my world, shows itself in the fact that the limits of the language (the language which only I understand) mean the limits of my world.”

In the exhibition “I am Talking from Inside of a Wall” Monitor, supported by Spaces of Culture, hosts Deniz Gül from Izmir and Agnieszka Polska, born in Lublin, in Atölye 21/1, Alsancak, İzmir.

Deniz Gül adopts a poetic and experimental approach in what she produces. The dialogue that connects all her works from past to present maintains continuity in her work, “Bir Çiğdem Tarlasında Zikrini Sürerken Devam Ediyorduk Aşkımıza Öylecek”. The video starts with the whisper saying, “If you’ve fur, just run away!” and continues with appearance of a man, standing in the middle of a fallow sunflower field in his white dress. The middle-aged man repeats the whisper, then starts laughing and suddenly starts yelling; the rapid mood swing this man is through becomes explicit in moments he partly gets angry and partly gets romantic. Understanding the story he tells is not as easy as the passage of his mood ruled by his unsteady state. Maybe understanding this story would be possible if the unread words were to be read, as advised by Deniz Gül in her book Loyelow. Clearance of the mind and emergence of feelings is the way to realization of the object, according to Gül. Assuming that all sentences formed have a meaning explains how Wittgenstein’s proposition runs. When the mind is cleared and the point of perception changes direction, the analysis of non-significant elements of the sentence becomes possible paving the way for rising of voices from depth right beside us.
Polish artist Agnieszka Polska lives and works in Berlin. Her poetic language constitutes an important piece of her artistic production. Tacit connections suddenly arising between words form the basis of most of Polska’s works. If we take these connections as the concepts that we live with, according to George Lakoff and Mark Johnson, It is this system that determines how we contrive in this world. In her 2014 work “Watery Rhymes”, we come across independently floating words and expressions in a poisoning liquid. These words being little particles that move in line with rules of quantum physics, hit each other and lose their forms, and convert into a new form. The manner in which those that come side by side among many other probabilities are perceived, constitutes multiple universes. In her work “Watery Rhymes”, Polska questions the limits of the probability-based universe through the limits of language, and creates a space for the audience to think about words and what we can express by their unification.

“I am Talking from Inside of a Wall” focuses on the existence of different worlds presented by merging of words and perceived by interpretation of symbols; the exhibition can be visited until December 8th 2018 at Atölye 21/1.

*1 Ludwig Wittgenstein, Tractatus Logico-Philosophicus, çev. Oruç Aruoba, Metis Yayınları 2005, 2010, s. 135.
*2 Deniz Gül, Loyelow, Norgunk Yayıncılık, Istanbul, 2016, s. 119.
*3 Lakoff – Johnson, Metaforlar – Hayat, Anlam ve Dil, çev. Gökhan Yavuz Demir, İthaki Yayınları, 2015